23 Aralık 2014 Salı

Bir Antalyaspor Trajedisi

Bir heves yazlım diye blog açtık takım küme düşünce çoğumuzun iştahı kaçtı bende dahil. Nasıl kaçmasın ki geçen yıl olan biten o takımın küme düşüşü başa gelen başkanın icraatları 2002 yılındaki düşüşe benzer olaylar yaşandı. 2002 deki düşüşten önce hafızada en net hatırladığımız Fazlı ve Zafer satıldı klübün kasası doldu diye düşünülürken har vurup harman savurur gibi para harcanan ama verim alınamayan futbolcular olarak geri döndü bizde. Geçen yıl ise tuttuk Ömer ve Aisati'yi sattık Tita'yı satmaktan beter ettik yerine alınan oyuncular çoğunlukla fos çıkınca bide üstüne eldeki şifo'nun oyuncularının dilinden gelen hocaların anlamaması resmen bağıra bağıra düştük.
   Bknz. http://antalyasporum.com/boyle-cokertmek-ozel-yetenek-ister/





            Herkes kızgın ama elini taşın altına koyan yok. Tekrardan seçime gidildi sonuç tekrar küme düşer miyiz demeye başladık ki takımda bir toparlanma var. Sezon sonu olunca sözleşmelerindeki maddeden dolayı bazı futbolcular gitmiş ama adamlar kalmış takım üzerindeki o ölü toprağı atmış. Bazılarından kurtulmuş olduk tabii ki Musa gibi Tita gibi Murat Duruer gibi gitmesine üzüldüğümüz isimler de oldu. Aslında Emrah'ı da itelesek fena olmazmış demeye başladık. Uğur İnceman'ın gitmesine üzülenlerin olduğuna inanmıyorum inanmak bile istemiyorum.





            Takımın başına Engin hoca gelince herkes ya bu adam bu işin altından kalkabilir mi dedi. Ama kurduğu kadro oynamaya başlayınca bu sefer ''la bu takım geçen sene böyle oynasa küme düşmezdik'' demeye başladık. Tam işler yoluna girecek gibi oldu popülaritesini kaybetmeye başlayan başkan tekrardan arza açmaya başladı. Hakkını yemeyelim Engin hoca iyi takım kurmuş ama bir noktada onunda iş onu aştı. Takıma ağırlığını koyamadı onlar için yönetimle tartıştı ama oyuncular Engin hoca gitsin dedi. Başkanla atışmaya başladı onunda güvendiği birileri vardı elbet ama bazı hataları nedeniyle kendini yıpratınca onlarda fayda etmedi. Hoca gönderildi zaten gelirken insanlar acaba sezonu çıkarır mı diye düşünmüştü. Akabinde hoca arayışı baş gösterdi. En çokta Hikmet Karaman adı geçti. Allah muhafaza zaten onu getiremediklerinden onun yarımcısı olan Engin hoca gelmişti evlere şenlik bir şekilde de gitti. Sonrasında bir anda Hami hoca ismi ortaya atıldı ve hoca o oldu.


            Durum itibariyle insanlar çok tepki gösteremedi. Sonuçta pek deneyimi olmayan bir hoca gelmişti ama o az olan deneyiminde de Trabzon'da iyi işler çıkartmıştı. Bizde beklemeye başladık nasıl olacak diye ilk maçını kazandı. Kendi evimizde rahat yenmemiz gereken bir takımı zorlanarak da olsa yendik .Sonra deplasmanda beraberlik ve kendi evimizde ilçemiz Alanya'ya karşı oynanan maçta alınan hezimet. Haliyle taraftarda bir patlama oluşturdu ve bu durum taraftar ile oyuncuları karşı karşıya getirdi. Tarif etmesi zor bir maçtı izleyeni de oynayanı da yıpratan bir maçtı. Bence Hami hoca takımda bir şeylerin yanlış gittiğini düşündüğünden takımın DNA sı ile oynamıştı belkide şansını zorlamıştı ama bir şeyler yapmaya çalışmıştı. Gelir gelmez Şahini ilk 11 e alması Janda'yı kesmesi bir arayışın ürünüydü. Taktir edilen ve eleştirilen bir diğer konuda gençlere şans vermesi. Bir yandan düşündüğümüz vakit 5 yıl Şifo'nun kazandırdığı genç oyuncudan daha fazlasını sanki bu sene engin hoca ve hami hoca kazandıracak gibi geliyor bana. Yavaştan yavaştan ilk 11e Engin hocanın prensi Osman'ı kazandırması taktire değer bir durum bence Osman da yüzünü kara çıkartmadı diyebiliriz en azından Berk İsmail gibi yapmadı.

           Belki çok iyimser düşünüyorum ama Hami hoca bu işin altından kalkacak gibi geliyor bana yavaş yavaşta doğru yolu bulmaya da başladı. Alınan son 2 galibiyet bunun belirtisi birde şu Emrah'ı adam etse tam takım tadından  yenmez diyeceğim ama diyemiyorum ne yazık ki. Taraftar ile Mehmet Sedef sorunu bir şekilde aşılacağına inansam da canımı sıkmadı dersem yalan olur. Tabi ki olayı tek taraflı düşünmek hata olur taraftar açısından bakınca taraftar haklı oyuncu tarafından bakınca da haklı olduğu taraflar var. Ama ne olursa olsun yapılan yanlış. Sen birazcık sevinci çok görmemelisin bu taraftara. Paranı alıp işine bakıyorsun o insanlar işini gücünü bırakıp bu takım için kaç deplasman yapıyor. Biraz anlayış lazım.O gün oradaki davranış olmasa belki önceki maç olanlar unutulacak ama yapılan tepki de olsa yarayı kangrene çevirir. Taraftar da bu olayı unutmaz. Bir şekilde barış sağlanmalı.

            Kısacası bu olaylara genel olarak baktığımızda tam bir trajedi. Ne maçta rahat oturabiliyoruz ne de sevincimizi doyasıya yaşayabiliyoruz. Kaderimiz bu mu? yada Hasan Akıncıoğlu'nun ahını aldık da onu mu çekiyoruz bilmiyorum ama inşallah ilerimiz hayırlı olur.

  



















13 Haziran 2014 Cuma

AKINCIOĞLU BİZE LÜKSMÜŞ

      Uzun zamandır yazmadım malum askerlik tribünden bir süre kopmama sebep oldu dolayısıyla takımda küme düştü yazmak ta istemedim ama bazı mevzular içimi kemirdi durdu. Yazmadığım zaman içerisinde olanlar inanılmaz boyuttaydı olur da bu kadar da olmaz diye düşündüm her şey bu kadar kötü oldu.
     Okuduğum yazıların çoğu bir noktayı işaret ediyordu geçen seneki Akhisar maçı. O bardağı taşıran son damlaydı diye ne olmuştu o gün benimde bir hevesle geldiğim maç. Yağmurla başlayan '' dostluk '' bu maçta bir kez daha taçlanır diye düşündük. Hakikaten güzel bir hava vardı Antalyalı ve Akhisarlı taraftarlar kol kola hakikaten örnek görüntüler. Taaki maça gelene kadar. Git gide daha fazla destek bulan ''Şifo istifa'' söylemi yine dillendiriliyordu ama bu sefer farklı malum bizim taraftar dostlukla kardeşliğin ayrımını pek yapamıyor. Tribüncülük açısından doğru olan şeyler bazen yanlış anlamaya sebep oluyor aslında. Tribüncülük açısından da ne kadar doğru tartışılır ama malum Şifo istifaya ilaveten birde Akhisar gol gol. Kemal Sunal bir filmde Arap sen içme içince sapıtıyorsun diyo ya o hesap bizim dostluğumuzun ayarı yok.
                             

     Aslında orada küçük bir ironi vardı Şifonun Beşiktaş'a karşı olan ilgisini taraftar tarafından katlanılamayacak bir seviyeye gelmesi sonucu bir patlama. Ama çok ince bir mevzu bunu herkes mantıklı düşünemez. Birde Kocaelinden yeni kurtulmuşuz bu Akhisar nereden çıktı denir Kocaeli kardeş Kocaeli kardeş içerİde dışarIda verelim maçı.Yok öyle bir dünya önce can sonra canan gemisini kurtaran kaptan. Sene 2007 Kocaeli İsmet Paşa stadı Kocaelili taraftarlardan bazıları yanlış hatırlamıyorsam Antalyanın köpeğine falan da demişti bunu da hatırlatalım. Zaten taraftar imajı çokta hoş değil Kocaeli kardeş yeter ama sen asıl görevini yapsana yemişim kardeşliği takımı ateşle sene.
    Kimse kusura bakmasın yemişim kardeşliği sonra insanlar ne diye düşünüyor her şey bu maçla başladı. Sonun başlangıcı bu maçtı asıl sebep bu değil tabi bilen biliyor takımın bu kadar süre sahipsiz kalması Akıncıoğlu'nu artık yeter dedirtmişti. Bu mevzu olsa olsa tuzu biberi olurdu ama hep ihale taraftara kaldı.  
     Çevremde konuştuğum insanlar hep Antalya Şifo'yu göndermeyecekti ama kazın ayağı başka Şifo yüzünü Gençlerbirliğinde gösterdi. Mantalite hiç değişmedi Türkiyenin Arsenali Gençlerbirliği ile anlaşamadı ve istifa etti. Gençlerin olayı ne genç oyuncuları ortaya çıkarma. O ne istiyor yaşlı olsun bilindik olsun Uğur İnceman gibi olsun İstanbul falan dolaşmış olsun kısaca kaşar olsun alttan gençleride alkole karı kıza alıştırsın. Ülkenin temel problemi olan gençlere güvenmeme Şifo da bu kafada işte.
    İnsanın içine sinmeyen bu ama eğri oturalım doğru konuşalım bu sene malzeme Şifo tarzı ama hoca Şamet başkan Twitter fenomeni olma çabasında yalan yok Şifoyu aradım. En azından Şifo döneminde mücadele eden bir takım vardı . Bağıra bağıra düştük geçen senelerde yani Şifolu senelerde her ne kadar sezonu erken açsak da bi disiplin bi arzu istek falan vardı o alıştığımız artık dikkatimizi çok çekmeyen disiplini bu sene arda bulasın. Disiplinsizliği ciddiyetsizliği anlamak için büyük takımlara karşı yapılan maçlara bakmak yeter.
    Geçen sene ligde en çok golün atıldığı Akdeniz Üniversitesi stadı bu sene evlere şenlik. Bir düğün dolayısıyla karşılaştığım İlhami Kaplan’a ‘’abi ne olacak bu takımın hali’’ dediğim zaman daha sezon başında umutsuz konuşmuştu.
    Maliyet muhabbeti var zaten tam düze çıkmamışız tekrar sıfırı tükettik. Yıllardır en çok övündüğüm şeydi bonservissiz adam alma menajer hikayeleri herşey bir anda nasıl bu kadar kötü oldu anlaşılır bi durum değil. Bu olanlar karşısında Akıncıoğlu dönemi bize ne kadar lüksmüş anladım şimdi bize layık olan bu.
    Bu kadar saçmalığa rağmen başkan değişmedi bakalım daha ne kadar kötü olacağız. Dibi görür müyüz? Belki kayyum falan. Düşünüyorum da bu kafayla lige tekrar çıksak ne yazar. Kurumsallık ve tasarruf hayal halbuki ne hayaller kurmuştuk bu kadar zor mu zormuş meğer. Bu defa Türel bile ne haliniz varsa görün dediyse işimiz var. Kapalı kapılar ardında baya bişeyler döndü.
    Aslında bu sene yinede bir fırsat diğer takımlara gelişmesi için kiraladığımız oyuncular geri dönecek. Sen elindeki Lokman’ı ver kiraya al Anton Fedinand’ı Sammy’i ver kiraya al Fornezziy’i bu çocukların kıymetini bilip belalardan kurtulup bide sine-i millete dönersek Emrahı falan iyi paraya bi takıma okuttuk mu.

    Anca hayal komik bi durum ama süper ligde üvertür olacağımıza 1.ligde kafaya oynarız ve gerçek taraftar da ortaya çıkmış olur ne güzel hayal dimi. Bide dönüp başkana bakıyorum olan bitene oynanan tiyatroya evlere şenlik hakikaten.

3 Ekim 2013 Perşembe

5 SENENİN İNTİKAMI?


Son 5 senede beraberlik dahi olmaması hepimizin içini sızlatıyordu ve bu maçın bizim ve hocanın açısından değerini arttırıyordu. Bu sene ençok korktuğum Diarra’nın küsüp performansının düşmesi idi hafiften bu yönde sinyal deveriyordu Allahtan Eskişehir maçından başlayan bir form yükselişi bu maçta zirve yaptı. Takımın genel performansı da çok iyiydi. Kısaca biz Beşiktaş’a karşı hakikaten iyi oynadık ne yapmak gerekiyorsa onu yaptık ve galip geldik . Ama ertesi gün gazetelere bakınca Antalyaspor’un nasıl yendiğini değilde Beşiktaşın nasıl yenildiğini yazıyordu. Bu aslında biz ve bizim gibi anadolu takımlarının asılında kaderi olsa gerek. Hele beşiktaşın işinde bulunduğu psikolojik durum işi biraz daha medyatik hale getiriyordu. Açıkçası galibiyeti küçümsemek istemem ama bu kadar kötü bir Beşiktaşı da zor bulurduk diye düşünmedim değil. Tabiki hemen aklıma geçen sene deplasmanda oynadığımız Beşiktaş maçı geldi ve o maçtan sonra birileri çıkıpta fark yiyebilirdik demişti ve işin komik tarafı bu maça kadar hala ona bi özlem vardı.
Bence işin en dikkat çekilmesi  gereken hususu acaba bizim oyuncular maç mı seçiyor  Galatasaray ile deplasmanda beraberlik Beşiktaşı kendi evinde yen diğer maçlarda bişey yok. Bu maçta Beşiktaşı yen sonra git Rizeye yenil hiçbir anlamı yok.  Unutmayalımki biz Fenerbahçe’yi deplasmanda yendikten sonra deplasmanda galip gelemedik nerdeyse  bir yıl olacak deplasmanda galibiyet yok.
Birde başlangıç performansımıza bakmak lazım gerek fikstür zorluğunu gerek takımdaki değişim gerekse sezonu geç açmak bu şartlara rağmen başlangıç performansımız yetersiz gibi görünebilir. Ama en azından bu sene belki ilkbahar sendromu yaşamayız.  Bir gerçek varki hocanın kadro mühendisliği zayıf Allahtan hoca olumsuzluklara reaksiyon gösterebiliyor. Birde Şifoya ramen son 2 sene içerisinde hızla gençleşen kadronun bir anda bu kadar yaşlı hale gelmesi  özellikle birçoğumuzda hayal kırıklığı yarattı. Bunuda yapanın Samet Aybaba gibi gençlere önem veren bir hoca olması çok ilginç.

Maç öncesinin en güzel olayı varyantlara dikilen sponsorsuz antalyaspor bayrağı . Böyle kalıcı bir eseri Antalya’ya kazandırımlası çok güzel yalnız bir nokta içimi sıkıyor o nokta da şu eğer iktidar Antalyaspor’un muhalefete yaklaştığını düşünüp bize bir ceza kesmeye kalkarsa biz kepez balkona bayrak beklerken stad işide karışabilir umarım yanılıyorumdur .  

11 Temmuz 2013 Perşembe

Sammy Ndjock satılmasın.

Sammy Ndjock kesinlikle satılmamalıdır.  Gerek yaşı gerek yetenekleri göz önüne bulundurulduğu vakit değerini anlamak güç değil. Belki kiraya verilebilir ama asla satılmamalı. Federasyonun yabancı kararı ve Fornezzi transferi sonrasında beklenen Sammy nin gitmesi. Fakat bir sene sonra vatandaşlık kazanabilecek bir futbolcu geleceği oldukça parlak bir futbolcu tek eksiği biraz tecrübe eksiği. Şifonun ve altyapının nadir doğrularından biri Fornezzi gibi yaşlı bir futbolcu için Sammy'yi kaybetmek çok yanlış olur. Satılacaksa bile değerini buldugunda satılmalı bence. Örneğin Aissati satılabilir çünkü değerin buldu ama Sammy satılmamalı çünkü daha değerini bulmadı.

30 Haziran 2013 Pazar

14 HAZİRAN ANTALYASPOR GENEL KURULU
ADAYLAR , TARAFTAR VE SEÇİM
14 Haziranda yapılan seçim öncesinde bir ara aday sayısı 6 ya kadar yükseldi sonra ittifaklar vs aday sayısı 3 olarak seçime girildi. Bu yazıları internetten çeşitli kaynaklar vasıtasıyla takip etmeye çalıştım sınav nedeniyle Konya yolunda olmam canlı olarak takip etmeme engel olmuştu. Fakat sonra kendime ulan bir gün sonra gitsem o tarihi seçimi bende görsem canlı canlı takip etsem ne olurdu dedim. Neyse ki bazı arkadaşlar videolarını çekip internete yüklemişler de bu sayede gitmiş kadar oldum.

 Adayların söylediklerinden Antalyaspor hakkındaki ilgileri bilgileri ve vizyonları hakkında baya bir fikir sahibi oldum. Necati Yılmaz isminden başlarsak Ordulu ama Antalya'da iş yaptığı için Antalyaspor'a ilgili ama söylemleri yüzeysel bir isim. Dolayısıyla seçimi kazanamaması birazda normal açıkçası bu girişimi için saygı duymak gerekir. Gültekin Gencer'e gelince uzun bir süredir camianın içerisinde bulunmuş yönetiminde görev almış bir isim. Söylemleri baya dikkat çekici en azından eski yönetimin doğrularını devam ettirebilecek kısmen eksiklerin farkında bir isim gibi görünmekte. Doğal olarak da seçimi almış hayırlı olsun. Ama asıl mevzu son aday Can Atlı. Seçilme kaygısı olmadan hazırladığı liste ile seçime girerek bir taraftar kitlesinin tepkilerini ve taleplerini en doğru şekilde nasıl dile getirir sorusunun en iyi cevabı. Söylemleri oldukça başarılı tespitler nokta atışı çözüm önerileri gayet mantıklı özellikle aday listesindeki isimlerin karşısına Sadece Antalyasporlu vurgusu oldukça dikkat çekiciydi.

Açıkçası ben bu olay öncesinde taraftar konusunda karamsar birisiydim. Mevcut taraftar kitlesi az olması yetmezmiş gibi birde Mardan sürgününde iyice pasifize edilmiş görmekteydim. Kısa bir süre önce Gençlerbirliği taraftarının yaptığı bir hareket beni imrendirmişti. Olayda şuydu Gençlerbirliği Bülent Uygun ile anlaşacak haberi üzerine telaşlanan taraftarlar yönetime mektup yazarak tepkilerini dile getirmişti. Bende bizde böyle taraftar nerde derken bu seçimde olanlar sonrasında taraftara bakışım oldukça değişti. Mardan sürgününden tahminimin aksine sayısal oranda azalsada hakikaten güçlenen bir taraftar profili ile karşılaştım. Açıkçası sosyal medya da http://07harfli.blogspot.com/ girişimleri ile oluşturulan grup sayesinde taraftar profili bazı tiyolar veriyordu ama yinede bu kadarını beklemiyordum.

Netice itibariyle Gültekin Gencer seçimi kazandı ama mesaj yerine ulaştı bence. Belkide bu bir milat olacak taraftar ile yönetim arasındaki buzlar eriyip şehirle bütünleşilecek ve kazanan Antalyaspor olacak. Yönetim konusunda kuşkularım tabiki var. Eski kurumsallık yine devam edecek mi ? Bonservislere para akacak mı? Kombine fiyatları ne olacak? Altyapı ne olacak ? Şehirden yeterli destek alınacak mı? Bu sene düşmeye mi? Avrupa'ya mı? oynayacağız. Cevabını bekleyerek göreceğiz. Ben açıkçası yönetime bir süre kredi vermek gerektiğini düşünüyorum. Bakalım cepten mi yiyecekler üstüne mi koyacaklar bekleyip görücez.

29 Mayıs 2013 Çarşamba

EN BÜYÜK SERMAYEMİZ

Antalyasporda 5 senelik bir süreç son buluyor. Bu süreçe her kesimin farklı baktığını düşünüyorum. Tararaftar grupları açısından fetret devri. Sıradan taraftar veya seyirci için ekonomik düzlüğe çıktığımız bir dönem. Ama bir noktada herkez hemfikirdir oda altyapı.
Alt yaş gruplarından gelen başarı haberleri scout ekibinin başarılı oyuncu keşifleri bedelsiz alınan oyuncular bunlar herkezin taktir ettiği konular. Bu sebepaeden dolayı bence altyapı yada özkaynak düzeni elimizdeki en önemli sermaye. Doğru kullanıldığı vakit tarih yazabilecek seviyelere çıkıldığını düşünüyorum. Ve yanlış ellere düşerse çok yazık olacak. Özellikle başkanın istifası Şifonun istifası bunlar güzel haberlerdi ama bu yapıyı geldiği andan itibaren antalyaspora kazandırmaya başlayan Sedat Karabük ayrılacak olanlardan biri olarak adı geçmesi nedeniyle orda dur bakalım o kadar da uzun boylu olmamalı dedim kendi kendime.
Bütün saçmalıkların yanında parıl parıl parlayan bir altyapı gelişiyor. Bu konuda hassasiyetimin sebebi geçmişte yaşanan olumsuz örnekler. Nitekim futbol akademisi ile meşhur Bucasporun başına gelenler hala aklımda. Neydi bunlar takım süper lige çıkmış başa Bülent Uygun gelmiş saçma sapan transferlerle klüp büyük borçların altına girmiş şampiyon kadro dağıtılmış hani gençliğe hitabede derya bütün tershanelerine girilmiş bütün orduları dağıtılmış diye neredeyse durum bu idi işin ironik tarafı ise bunu yapan bülent uygunun sivasspordaki başarısının altında da takımı altyapıyı tanıması yatıyordu doğal olarak hüsran tabi. Bucaspor yeni yeni kendine gelmekte.
Konyasporda ise bunun tersini görüyoruz. Saçma sapan idare edilen takım borçtan kıvranan transfer yasağı gelmiş olmasına rağmen herkezin düştüğü 1.ligden daha da aşşağılara patır kütür düşecek gibi görünüyordu. Fakat Osman Özdemir'in başa geçmesiyle toparlanıyor bütün olumsuzluklara rağmen takımı play off potasına sokuyordu netekim belki o sene çıkamadılar ama bu sene başardılar ve bu başarıda kuşkusuz en önemi paylardan biri kuşkusuz altyapıdan yetişen bir antalyalı olan Selim Ay'a ait bkz http://www.tribundergi.com/haber/konyaspor-un-basarisi
Bu yazdıklarım belki şuanki konumumuz nedeniyle küçümsenebilir ama her halukarda dersler çıkartılması gereken ibretlik olaylardır. Gündemdeki konu ve isimler çok farklı başa geçmesi istenen isimler Ertuğrul Sağlam Mustafa Denizli Tolunay Kafkas Samet Aybaba. Bu isimlere karşı değilim ama hadi bülentle anlaştılar ne yapacağız. Listeye baktığımız zaman Samet Sybaba hariç herkezin saygı duyacağı isimler. Ama yinede bazı kırmızı çizgilerimiz olmalı kesinlikle ve kesinlikle Sedat Karabük ve ekibi görevde kalmalı hatta daha ileri giderek bence takımın başına geçmeli ayık olmalıyız öyle saçma sapan bonservis parası ödememize de gerek yok herkezin gelmek için can attığı bir şehir olmamızı iyi bir koz olarak kullanmalıyız. İngilizlerin bir sözü aklıma geliyor eldeki 1 kuş ağaçtaki 2 kuştan iyidir.

7 Mayıs 2013 Salı

SIFO RUHUMUZA DAR GELIYOR


        Antalyaspor bir çok alanda terfi edecek gibi stat ve tesis konularinda bizleri ümitlendiren gelismeler var ve bunlari terfi olarak düsünebiliriz. Bu üst kalitede alt kalite kalan bir unsur var o da teknik direktör olan sifo eger bu degisim olmassa Antalyaspor için söylenecek söz su ''alti kaval üstü sishane'' ama egri oturup dogru konusmak gerek sifonun hiç artisi yok muydu?
        Aslinda var en alt segment arabalar için derlerya yakit tasarrufu düsük maliyet vs sifo içinde benzer seyler söyleyebiliriz bonservissiz oyuncularla idare etme bir sekilde ligde kalma falan ama bu hususta bu oyunculari antalyaspora getirmekte sehir kozu yok mu?
        Tabiki yakin tarihlerde kayyuma gitme noktasina gelmemiz açikçasi ekonomik mevzular bizim yumusak karnimiz. Birçok olumsuzlugu görmezden geldik nede olsa Antalyasporun gelecegi ipotek edilmiyordu. Dolayisiyla bu tarzda ekonomik hoca bizi idare etti.
        Günahiyla sevabiyla klüpte yillardir süren kemer sikma politikasi meyvelerini vermeye basladi. Altyapi kendini gelistirdi. Scout ekibi oyuncu bulmaya basladi. Pekiya sifo nato mermer nato kafa.
        Açikça söyleyeyim bu seneye kadarki düsüncem bu sifonun tadi yok ama idare ediyo iste hele bi düzlüge çikalim elbet bir üst seviye hoca buluruz diyordum. Ama bu sene benim için birçok konuda bakis açimi degistirmeye neden oldu ilk yari gelen basari(diger takimlarin basarisizligi nedeniyle) acaba hocanin hakkini mi yiyorum demeye basladim birçok defa öz elestiri yaptim. Ama 2. yari olanlar bu görüsü çürütmeye basladi aslinda ilk yaridaki basarinin sifo sayesinde degilde sifoya ragmen geldigini görmeye basladim.
        Sifo da durumun farkinda idi. Bir noktadan sonra çizik plak gibi ayni seyler tekrarlanmaya basladi. Neymis efendim bir zamanlar klübün suyu bile yokmus makarna yeniyormus klüp borç batagindan kurtarilmis ilk 8 hafta 2 puan muhabbetleri özellikle de isler ters gitmeye basladiginda.
        Ilk okulda okudugumuz diyet hikayesi gibiydi. Ama bazi seyler bogazimiza takilmaya baslamisti çoktan. Maç sonu demeçleri iyice can sikar olmustu standart taktikler 1-0 malubiyetin bile basari olarak görülmesi en azindan fark yememistik ne demekse. Normalde teknik direktörler tuttuklari takimlara karsi daha hazirliklidir ve o klüplere karsi daha bir basarilidir ne hikmetse bu mantik sifoda hiç tutmadi 5 senede 1 puan bile yok Allah Allah bu iste bir terslik var diyoruz dogal olarak.
       Biktik bu teraneden artik teknik direktörde de terfi etmek istiyoruz. Nede olsa tüketim toplumuyuz endüstriyel futbolun geregi olarak söylüyorum artik sifoyu da tükettik artik yetmiyor. Sifo ruhumuza dar geliyor.