Antalyasporda 5 senelik bir süreç son buluyor. Bu süreçe her kesimin farklı baktığını düşünüyorum. Tararaftar grupları açısından fetret devri. Sıradan taraftar veya seyirci için ekonomik düzlüğe çıktığımız bir dönem. Ama bir noktada herkez hemfikirdir oda altyapı.Alt yaş gruplarından gelen başarı haberleri scout ekibinin başarılı oyuncu keşifleri bedelsiz alınan oyuncular bunlar herkezin taktir ettiği konular. Bu sebepaeden dolayı bence altyapı yada özkaynak düzeni elimizdeki en önemli sermaye. Doğru kullanıldığı vakit tarih yazabilecek seviyelere çıkıldığını düşünüyorum. Ve yanlış ellere düşerse çok yazık olacak. Özellikle başkanın istifası Şifonun istifası bunlar güzel haberlerdi ama bu yapıyı geldiği andan itibaren antalyaspora kazandırmaya başlayan Sedat Karabük ayrılacak olanlardan biri olarak adı geçmesi nedeniyle orda dur bakalım o kadar da uzun boylu olmamalı dedim kendi kendime.Bütün saçmalıkların yanında parıl parıl parlayan bir altyapı gelişiyor. Bu konuda hassasiyetimin sebebi geçmişte yaşanan olumsuz örnekler. Nitekim futbol akademisi ile meşhur Bucasporun başına gelenler hala aklımda. Neydi bunlar takım süper lige çıkmış başa Bülent Uygun gelmiş saçma sapan transferlerle klüp büyük borçların altına girmiş şampiyon kadro dağıtılmış hani gençliğe hitabede derya bütün tershanelerine girilmiş bütün orduları dağıtılmış diye neredeyse durum bu idi işin ironik tarafı ise bunu yapan bülent uygunun sivasspordaki başarısının altında da takımı altyapıyı tanıması yatıyordu doğal olarak hüsran tabi. Bucaspor yeni yeni kendine gelmekte.Konyasporda ise bunun tersini görüyoruz. Saçma sapan idare edilen takım borçtan kıvranan transfer yasağı gelmiş olmasına rağmen herkezin düştüğü 1.ligden daha da aşşağılara patır kütür düşecek gibi görünüyordu. Fakat Osman Özdemir'in başa geçmesiyle toparlanıyor bütün olumsuzluklara rağmen takımı play off potasına sokuyordu netekim belki o sene çıkamadılar ama bu sene başardılar ve bu başarıda kuşkusuz en önemi paylardan biri kuşkusuz altyapıdan yetişen bir antalyalı olan Selim Ay'a ait bkz http://www.tribundergi.com/haber/konyaspor-un-basarisiBu yazdıklarım belki şuanki konumumuz nedeniyle küçümsenebilir ama her halukarda dersler çıkartılması gereken ibretlik olaylardır. Gündemdeki konu ve isimler çok farklı başa geçmesi istenen isimler Ertuğrul Sağlam Mustafa Denizli Tolunay Kafkas Samet Aybaba. Bu isimlere karşı değilim ama hadi bülentle anlaştılar ne yapacağız. Listeye baktığımız zaman Samet Sybaba hariç herkezin saygı duyacağı isimler. Ama yinede bazı kırmızı çizgilerimiz olmalı kesinlikle ve kesinlikle Sedat Karabük ve ekibi görevde kalmalı hatta daha ileri giderek bence takımın başına geçmeli ayık olmalıyız öyle saçma sapan bonservis parası ödememize de gerek yok herkezin gelmek için can attığı bir şehir olmamızı iyi bir koz olarak kullanmalıyız. İngilizlerin bir sözü aklıma geliyor eldeki 1 kuş ağaçtaki 2 kuştan iyidir.
29 Mayıs 2013 Çarşamba
EN BÜYÜK SERMAYEMİZ
7 Mayıs 2013 Salı
SIFO RUHUMUZA DAR GELIYOR
Antalyaspor bir çok alanda terfi edecek gibi stat ve tesis konularinda bizleri ümitlendiren gelismeler var ve bunlari terfi olarak düsünebiliriz. Bu üst kalitede alt kalite kalan bir unsur var o da teknik direktör olan sifo eger bu degisim olmassa Antalyaspor için söylenecek söz su ''alti kaval üstü sishane'' ama egri oturup dogru konusmak gerek sifonun hiç artisi yok muydu?
Aslinda var en alt segment arabalar için derlerya yakit tasarrufu düsük maliyet vs sifo içinde benzer seyler söyleyebiliriz bonservissiz oyuncularla idare etme bir sekilde ligde kalma falan ama bu hususta bu oyunculari antalyaspora getirmekte sehir kozu yok mu?
Tabiki yakin tarihlerde kayyuma gitme noktasina gelmemiz açikçasi ekonomik mevzular bizim yumusak karnimiz. Birçok olumsuzlugu görmezden geldik nede olsa Antalyasporun gelecegi ipotek edilmiyordu. Dolayisiyla bu tarzda ekonomik hoca bizi idare etti.
Günahiyla sevabiyla klüpte yillardir süren kemer sikma politikasi meyvelerini vermeye basladi. Altyapi kendini gelistirdi. Scout ekibi oyuncu bulmaya basladi. Pekiya sifo nato mermer nato kafa.
Açikça söyleyeyim bu seneye kadarki düsüncem bu sifonun tadi yok ama idare ediyo iste hele bi düzlüge çikalim elbet bir üst seviye hoca buluruz diyordum. Ama bu sene benim için birçok konuda bakis açimi degistirmeye neden oldu ilk yari gelen basari(diger takimlarin basarisizligi nedeniyle) acaba hocanin hakkini mi yiyorum demeye basladim birçok defa öz elestiri yaptim. Ama 2. yari olanlar bu görüsü çürütmeye basladi aslinda ilk yaridaki basarinin sifo sayesinde degilde sifoya ragmen geldigini görmeye basladim.
Sifo da durumun farkinda idi. Bir noktadan sonra çizik plak gibi ayni seyler tekrarlanmaya basladi. Neymis efendim bir zamanlar klübün suyu bile yokmus makarna yeniyormus klüp borç batagindan kurtarilmis ilk 8 hafta 2 puan muhabbetleri özellikle de isler ters gitmeye basladiginda.
Ilk okulda okudugumuz diyet hikayesi gibiydi. Ama bazi seyler bogazimiza takilmaya baslamisti çoktan. Maç sonu demeçleri iyice can sikar olmustu standart taktikler 1-0 malubiyetin bile basari olarak görülmesi en azindan fark yememistik ne demekse. Normalde teknik direktörler tuttuklari takimlara karsi daha hazirliklidir ve o klüplere karsi daha bir basarilidir ne hikmetse bu mantik sifoda hiç tutmadi 5 senede 1 puan bile yok Allah Allah bu iste bir terslik var diyoruz dogal olarak.
Biktik bu teraneden artik teknik direktörde de terfi etmek istiyoruz. Nede olsa tüketim toplumuyuz endüstriyel futbolun geregi olarak söylüyorum artik sifoyu da tükettik artik yetmiyor. Sifo ruhumuza dar geliyor.